Posts in Travel

Cappadocia and Salt Lake: Kitesurf

Reading Time: < 1 minute

Red Bull organised Salt Rush kitesurf event which has #StaySalty motto on 24-25th of May, 2019. The event lasted two days and I experienced many regional things. I stayed three days and also explored Göreme and Uçhisar area. The wine I tasted there was incredible, you will see it on next episode! Stay tuned and enjoy great kitesurf film.

Don’t forget to subscribe and explore other episodes.

Graphitizing Hostel in Hamburg

Reading Time: < 1 minute

Hamburg, the largest city in Germany after Berlin, lies at the head of the long funnel-shaped estuary of the River Elbe. Its location makes it an significant link between the sea and Germany’s network of inland waterways and numerous islands. So, the city is best known for its famous harbor, the Port of Hamburg. In addition to being a major transportation hub, it has become one of Europe’s most important cultural and commercial centers.

2019

You can find a brief of the city and main places to be seen in the video. Also, there is an accommodation recommendation, stay in budget friendly and artful hostel in St. Pauli.

Partying in Istanbul Hostels

Reading Time: < 1 minute

You are travelling to Istanbul and looking for some funny, cool places to stay? According to our experience for backpackers, there are two budget hostels in Istanbul. You can have relaxing holiday or go rooftop and have cool view. Of course, parties! Now, watch the experiences, decide and write your comments.

#Bunk Hostel Taksim

Cheers Hostel Sultanahmet

Also, book your accommodation and have a look at other cities.

Üretmeyen Ülkenin Tüketen Çocukları Mıyız?

Reading Time: 2 minutes

Barselona seyahatimde bolca gördüğüm yemek teslimat uygulaması Glovo, ardından Paris ve genel olarak Fransa’da kullanılan UberEats dikkatimi çekmişti. Neden dikkatimi çekti? Çünkü kuryeler neredeyse tamamen bisikletliydi. Türkiye ve İstanbul’da ise bu durum 18 yaşını doldurmamış bireylerin ‘şu kadar saatte bu kadar teslimatı iletmen gerekiyor’ olarak çalışıyor. Haliyle de karşılığında aldığı ücret düşük oluyor ve bazıları can kaybıyla sonuçlanıyor. Peki, bu konunun üretmekle alakası nedir?

İstanbul’da yol ve lojistik nedeniyle bisikletle teslimat açıkçası biraz zor. Bu da akıllara daha sürdürülebilir bir gelecek adına İstanbul’un otonom teknolojiler için bir fırsat olmasını getiriyor.  Sanırım millet olarak fırsatı uzun süreli realiteye çevirmekte zorlanıyoruz. Bunun için ilk başta otonom teknolojiler ve bisikletliler için ayrılmış yola, daha sonrasında bu vasıtalara daha uzun bir ömür sağlamak için gerekli istasyonlara ve bu trafiğe bir uyum sağlayabilmek adına ise yeterli dataya ihtiyacımız var. Peki, ihtiyaçlarımızı sağlayabiliyor muyuz ve bunun bir örneği var mıdır?

Kısaca, hayır sağlayamıyoruz. Bunu örnek olarak Paris’te görmemiz pekala mümkün. Öncelikle, kendi üretimlerini yapabildikleri ve tüm dünyaya sattıkları bir ürünleri var. Otomotiv markası Renault ile kendi araçlarını üretebiliyorlar ve kamu araçları genellikle bu marka arabalardan oluşuyor. Bununla kalmayıp Alman markalarına parça da satıyorlar. Ürettikleri elektrikli araçlar için de öne çıkan görselde görüldüğü gibi bazı noktalarda şarj istasyonları bulunuyor. Zaten bisikletliler için tahsis edilmiş ayrı yollar bulunuyor ve zannımca data toplamak çok da zor olmasa gerek. 

Trend 50 Otomotiv

Nelere sahip olmadığımızı ikinci paragrafta ve örnek olayın da nelere sahip olduğunu bir önceki paragrafta görmek mümkün. Bu ayrımı yapmak ancak şehri ziyaretim sonucu gerçekleşti. Daha öncesinde, otomotiv sektöründeki teknolojik gelişmelerin ülkemizde uygulanmasına dair umudumu derlediğim Trend 50 raporları ile oluşturmuştum. Umut her zaman tutkuyu bir nebze besler fakat bunun için de yeterince efor sarfetmemiz gerekiyor, efektif bir şekilde çokça çalışmamız gerekiyor. Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun şiirindeki gibi, “En azından üç dil bileceksin, En azından üç dilde, Ana avrat dümdüz gideceksin, En azından üç dil, Çünkü sen ne tarih ne coğrafya, Ne şu ne busun, Oğlum Mernus, Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun.” bir şeyleri hatırlamamız gerekiyor.

SEYAHAT ETTİĞİMİZDE NEDEN DAHA MUTLU HİSSEDİYORUZ?

Reading Time: 2 minutes

Paramız olduğu anda kararlı bir şekilde neden mağazalara yöneliyoruz? Her yeni bir şey satın aldığımızda kendimizi biraz daha mutlu hissediyoruz, ancak birkaç gün sonra bu memnuniyet ya da mutluluk genellikle iz bırakmadan uçup gider. Bunu şeker tükettikten sonra vücudumuzda meydana gelen olaylara benzetebiliriz, ilk önce kendimizi tatminkar ve yorgun hissedip 2 saat sonra birden düşüşe geçeriz. E tabii, tüketim toplumu profiline daha yakın olmamızın da etkisi var. Peki, neden seyahat eden insanlar diğerlerine göre daha mutlu gözüküyor?

Muhafazakar insanlar ne kadar inkar etse de mutluluğun önündeki en büyük engelin uyum sağlama olduğu ortada. Satın aldığımız bir şey, bizim için sıradan hale gelir gelmez, hissettiğimiz doyum seviyesi düşer ve daha sonra ne satın alsak diye etrafa bakınırız. Bu nokta 2 saat sonra şekerimizin düşmesi ve yeniden şekerli şeyler aramamıza benziyor. Daha sonrasında, bu senaryo tekrar tekrar tekrarlanır. Bir nevi bağımlılık.

Bununla birlikte, Cornell Üniversitesi‘nde yapılan araştırmalara göre bu zarar verici döngüyü kırabilen bir aktivite bulunuyor. Psikoloji profesörü Thomas Gilovich, istediğimiz bir şeyi satın aldığımızda ve seyahate çıktığımızdaki mutluluk artışının aynı olduğunu söylüyor. Ancak – ve işte en önemli nokta – satın almaktan elde ettiğimiz mutluluk miktarı zamanla düşerken, seyahat tecrübelerimiz ve hatıralarımız bize daha uzun süre mutluluk hormonları sağlamaya devam ediyor. Bunla ilgili yapılan çalışamanın sonucunu grafik olarak da yukarıda görebilirsiniz.

Çeşitli etkinliklere gitmek, seyahate çıkmak, yeni beceriler öğrenmek, hatta ekstrem sporlar yapmak, bunların hepsi bizim için ideal bir mutluluk kaynağı. Yeni bir cihaz, yeni bir araba en nihayetinde sahip olduğumuz sıradan başka bir nesne haline gelecektir, hatta eski ve modası geçmiş hale gelecektir. Öte yandan, her yeni anı, tüm yaşamımız boyunca bizimle kalacak gerçek bir mutluluk kaynağı olur.

Çok gezen mi bilir, çok okuyan mı?

Bu mutluluğu daha da uzatacak diğer şey ise bunları yazma alışkanlığımızın olmasıdır, böylece hikaye anlatıcılığı becerilerimizi de arttırmış oluruz. Aslında, yaptığımız her yolculuk her yol Roma’ya değil kendimize çıkıyor.