Posts in Uncategorized

Un-Art Project Closing Speech

Reading Time: 3 minutes

Everything starts with a story. I met via diabetes Adnan Baskan who I called ‘godfather’ and I got into act about disabilities. It is resulted with this project. My name is Emin Altun, her name is Elif Tepeören and our sign language translator is Arzu Senol. We are undergraduate in Yıldız Technical University our department ıs English Language Teaching.

Our project’s name is composed of two words: unite and art. It is called Un-Art. Our project’s starting date is 1 September 2016 and expiration date is 21 April 2017. Like Olshansky says pictures are our first words. So we believed that drawing and painting studies can rehabilitate individuals. In total 40 pieces of work were produced including basic drawing studies, paintings and puzzles tables of Istanbul’s silhouette. During the project we enhanced our research with  educative videos, trips, cinemas, rhythm courses. At end of the project, partıcıpants’ communication, abstract thinking, self expression and psychomotor skills are improved. According to Gesell Development and Bender Gestalt Tests, students’ fine motor muscles and psychomotor skills showed improvement about 26.8 percent. We achieved our goal that is support of wheelchair and under-pad. In the meantime, thanks to the project association’s annual lunches were provided.

In terms of the limitations, because of technical and attendance problems we couldn’t organise additional courses as part of project. With the equipments we bought we realised that people with disabilities can be educated and employed. In spite of our limitations about time and space we provided camera training for our next project.

For their supports, I express my gratitude to our presidents of association Alev Yorgancı and Adnan Saygılı, Enader family, Ups Turkey staff, Şişli Mayorship, our painting teacher Serpil Antep, teacher of mentally handıcapped Özlem Yıldız, my friends who are ın Foreign Language Department in YTU, our values and of course our faithful mothers. I’d like to finish my speech with a quote of Sartre: “Obedient child surrenders, incompatible child takes risk; obedient child reinforces, the other carry out experiments. Rebels preserve the world to continue to riot and potentials change the world.

Thank you…

Herşey hikayeyle başlar. Ben de diyabetle manevi babam dediğim Adnan Başkanla tanıştım ve engelliler alanında faaliyet göstermeye başladım, sonucunda böyle bir proje çıktı. İsmim Emin Altun, arkadaşım Elif Tepeören ve işaret dili tercümanımız Arzu Şenol. Yıldız Teknik Üniversitesi ingilizce öğretmenliği lisans öğrencisiyiz. 

Projemizin ismi sponsor firmanın ilk harfiyle başlıyor birleştirmek anlamına gelen “unite” ve sanat anlamına gelen “art” kelimelerinin birleşimiyle un-art meydana geldi. Projemizin başlangıç tarihi 1 Eylül 2016 bitiş tarihi 21 Nisan 2017’dir. Olshansky’nin dediği gibi resimler bizim ilk kelimelerimizdir. Burdan yola çıkarak çizim ve resim çalışmalarının bireyleri rehabilite edebileceğine inandık. Temel çizim çalışmaları, tablo ve İstanbul silüetli yapboz tablo olarak aşamalı eğitimlerle toplamda 40 parça eserimiz ortaya çıktı. Proje boyunca eğitici videolar, gezi, sinema, ritim kursu gibi etkinliklerle araştırmamızı zenginleştirdik. Proje sonunda katılımcılarda iletişim, soyut düşünme, kendini ifade etme ve psikomotor becerileri gelişti. Gesell Gelişim ve Bender Gestalt test sonuçlarına göre de öğrencilerin ince motor kasları ve psikomotor becerilerindeki gelişimi 26,8% olarak tespit ettik. Hedeflediğimiz tekerlekli sandalye ve hasta bezi yardımını gerçekleştirdik. Aynı zamanda proje sayesinde derneğin 1 yıllık öğle yemeği ihtiyacı karşılanmıştır.

Sınırlılık başlığı altında teknik ve katılım problemlerinden dolayı proje içerisinde ek kurslar düzenleyemedik. Aldığımız ekipmanlarla medya alanında engellilerin de daha fazla olabileceğini ve eğitilip istihdam artırılabileceğini farkettik. İmkan ve zaman kısıtlılığımız olmasına rağmen bir sonraki projemiz için kamera eğitimleri verdik. 

Bu sürece desteklerinden dolayı dernek başkanlarım Alev Yorgancı ve Adnan Saygılı’ya, Enader ailesine, Ups Türkiye ekibine, şişli belediye başkanlığına, resim öğretmenimiz Serpil Antep’e, zihinsel engelliler öğretmenimiz Özlem Yıldız’a, YTÜ Yabancı Diller Eğitimi Bölümü’ndeki arkadaşlarıma, tüm değerlerimize ve tabii ki vefakar annelerimize teşekkürlerimi sunuyorum. Konuşmamı Sartre’ın sözüyle bitiriyorum: “Yumuşak başlı çocuk teslim olur, uyumsuz çocuk kendini tehlikeye atar; yumuşak başlı çocuk pekiştirir, diğeri deneyler yapar. Asiler dünyaya isyan etmeyi sürdürebilmek için onu aynı şekilde korur, potansiyeller ise dünyayı değiştirir. 

Teşekkürler…

Mini Japan Festival in Suma Han

Reading Time: < 1 minute

For those who are keen on getting to know a different culture: Shuumatsu Mini Festival

Suma Space is organising a mini festival about Japan culture on 18 March and the festival lasts March 19, 12 pm. In festival, you could participate in some manga writers’ workshops. Especially, Su Tunc and Ali Toglukdemir are making workshops to give basic information about characteristics of manga and manga drawing. They are additionally answering your questions and problems.

Due to the additional promotions, it would be better to taste sushi here. You can visit vintage kimono and noodle booths with your drink. The booth attendants give permission to try their special products and kimonos. According to report of Tiny Co, they are using silk fabric that imported from Hawaii and foreign countries. DJ playing an incredibly wide variety of music styles, dance music are dominating the festival in Karaköy.

Suma Han has a charming and vintage atmosphere. I liked the building and light system although I have gone for the first time. Also, some famous writers, directors, artists lived and used it for their creativity process.

Here are some photos from the event;

Who’s gonna be first ?

Reading Time: < 1 minute

From my early youth I have had the strongest desire to understand or explain whatever I observed… To group all facts under some general laws.

Maşukiye: Osmanlı Padişahlarının Aşk Bahçesi

Reading Time: 2 minutes

Maşukiye ve Kartepe, hafta sonu tatilinizde gidebileceğiniz muhtemel iki yakın nokta. İlk olarak ulaşım hakkındaki olabilecek sorularınızı cevaplamak isterim. İstanbul ve Maşukiye arası yaklaşık 128 km, yani vasıtayla yaklaşık bir saat 30 dakika sürüyor. Eğer otobüsle gitmeyi tercih ederseniz, otobüs firmalarının saat başı seferleri bulunuyor ve servise binip Halkevi durağında inmeniz gerekiyor. Buradan da 261 numaralı otobüse binerseniz 25 dakika içinde Maşukiye’desiniz. Gerek Sapanca Gölü’ne yakınlığı gerekse Kartepe’ye yakın olmasıyla Maşukiye, günübirlik gidebileceğiniz ve yeni şeyler keşfedebileceğiniz bir yer. Burası şahane tadını çıkarmak istiyorum derseniz, oksijeni bol bu ortamda kamp kurabilir veya uygun fiyata üniversite uygulama otelinde kalabilirsiniz.

İsmi, Maşukköy’den geliyor. Zamanında padişahların balayı için uğrak noktası olması dolayısıyla bu şekilde adlandırılmış. Karadeniz’e yakın bir yer, havayı içinize çektiğinizde sonuna kadar hissediyorsunuz. Çevreye baktığınızda, ahşap evler, hafif sis, ağaçlara kurulmuş salıncaklar, farklı tonlarda renkler muhtemel görebileceğiniz şeyler ve çoğu ahşap ev de restoran veya otel olarak kullanılıyor. Ayrıca, buradaki sokak tabelalarına baktığınız zaman, farklı farklı çiçek isimleri verildiğini farkedeceksiniz.

 

Sapanca

Maşukiye’den Sapanca’ya, 15 dakikada kendi aracınızla ulaşabilirsiniz. Sapanca Gölü’nün kenarında yer alan kafelerde kahvaltı yapabilir, daha sonra yürüyüşe çıkabilirsiniz. Bir seçenek daha var: Deniz bisikleti ile açılmak.

Ne Yapmalı?

Eğer ilkbaharda gidiyorsanız, kiraz bahçelerini görmenizi öneririm. Arka plan olarak da size güzel bir manzara sunacaktır.

Bölgede birçok kiralama yeri mevcut. ATV veya motosiklet kiralayıp keşfe çıkabilirsiniz.

Kış aylarında uğradıysanız, Kartepe’de kayak yapabilirsiniz.

Bunlar dışında, Maşukiye’nin dilediğiniz yaylasında paintball oynama, barbekü yapma ve doğaya karşı salıncakta sallanma imkanınız var.

Ne Yemeli?

Birçok balık çiftliği bulunduğu için herhangi birine rastlamama şansınız düşük. Sizlere önerim gitmişken kiremitte balık yemek.

Tabii ki, tatmanız gereken bir de peyniri var. Maşukiye, Çerkez nüfusu fazla olduğu için Çerkez ve füme peyniri ile ünlü. Genelde, 3 gün dinlendirilmiş bu peynirler ekşi mayalı köy ekmeği ile servis ediliyor. Bulabilirseniz, yanında da kırmızı şarapla güzel bir uyum yakalıyor 😉​